Erdoğan KAHYA


Siyaset ve kadınlarımız

Siyaset ve kadınlarımız


Bilmem sizin de dikkatinizi çekti mi, tüm siyasi partilerde kadın aday adaylarının sayısında büyük bir artış var.

 

Bunun sebebini araştıran uzmanlar çıkacaktır ama, artık siyasetin de sadece erkeklere mahsus bir iş olmadığı ortaya çıkmış durumda. Kadınlarımıza kimse eski dönemlerde olduğu gibi “Elinin hamuru ile erkek işine karışma” diyemiyor, hele bundan sonra diyemeyecekler. Arık kadınlarımız çocuk doğuran, çamaşır yıkayıp, ütü yapan, ev işleri ile meşgul olan bireyler değil. “Hayat müşterektir” diyerek , onlar da ülke yönetiminden pay almak, çözümlerde var olmak istiyorlar.

 

Bu yürekliliği gösteren kadınlarımıza benden kocaman bir;

 

“Helal olsun”

 

Atatürk’ün Türk Kadınına verdiği önem tartışmasız tüm dünyaya örnek olmuş, kadına erkekle eşitlik sağlayan  İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin bile henüz yazılmadığı bir dönemde Atatürk  Türk Kadınına seçme  ve seçilme özgürlüğünü vermiştir.

 

Atatürk hayatta iken yapılan son seçim olan, 1935 yılı seçimlerinde ilk kez seçilme hakkını da kullanan Türk kadını, TBMM’ne on sekiz kadın milletvekili ile girmiştir.

 

İşte böyle bir Türkiye’de bu yıl kadınların başvuru sayısının yüksek olması, aslında erkeklere bir naziredir.  Baktı kadınlarımız işler iyi yürümüyor, ekonomi inişli çıkışlı zigzaglar çiziyor, sorunlar yumak gibi büyüdükçe büyüyor;

 

 “Çekilin bakalım, bir de bu işe biz el atalım” dercesine kadınlarımız meydanlara çıkıyor.

 

**

 

Bu konuda tarihi boyunca aydınlar yetiştiren Antalya, kadınlar konusunda da öncü olacak ki,  siyasi partilerin tümünde aday adaylığı başvurularına baktığınızda, üçte ya da dörtte biri kadınlardan oluşuyor.

 

Benim gözüne dikkat çekici olarak ilişen Ak Parti’de Ayşe Güliz Yılmaz, Diyar İçkale Gültekin, Işılay Işıldar Can, İrina Balcı,

 

CHP’de Dr. Sevgi Doğan, Nilüfer Deveci, Deniz Filiz, Figen Albuga, Sibel Gezen, Songül Başkaya, Meral Mengi, Gülcihan Türe,

 

İYİ Parti’de Dr. Zekiye Özdemir, Derya Dalmaz, Şükriye Karaben, tanıdığımız, bildiğimiz mücadeleci kadınlarımız.

 

Türk kadının İstiklâl Savaşı sırasında gerek cephede, gerekse cephe gerisinde tüm gücü ile nasıl mücadele verdiğini hatırlarsanız, TBMM’ne kadınlarımızın nasıl güç olacaklarını da düşünün. Ve Cumhuriyet tarihimizde ilk kez bir kadın göğsünü gere gere en büyük makam olan Cumhurbaşkanlığı için aday oldu.

 

 Bunu da unutmayalım…