Dilşat CEVHER


LEYLEKLERLE YAZA VEDA!...


Havalar artık soğumaya başladı...
Daha doğrusu sıcak hava bugünlerde yerini serin havalara bırakıyor.
"Havalar bir türlü ısınmadı Haziran ayı geldi bir türlü yazlık kıyafete
geçemedik ve hala üşüyoruz." dediğimiz zamanları da çok iyi hatırlıyorum.
Doğduğum ay olan Mart ayı benim sevdiğim ay desem de
Temmuz ayını daha çok seviyorum diyebilirim.
Hayatımdaki tüm güzellikleri Temmuz ayında yaşadım, 
Temmuz ayında evlendim.
Sevilen, beklenen, özlenen güzellikler geç gelse de nihayet gelir
ancak su gibi çok çabuk geçer.
Zaman akıp geçerken sanki zamanı durdurmak isteriz de
yaşadığımız acı tatlı anılar içimizde izler bırakır.
Leyleklerin ısınmaya başlayan bölgelere göç etmesiyle doğada başlayan ahengin, ruhumuzu sıcacık
ısıtması gibidir yaz mevsimi...
Benim de yaz denince içimde küçük çocuğun uyandığı, tüm ruhumun derinliklerinle güzellikleri
 yakamozun denizde bıraktığı ışıltı gibidir yaz...
Okulların tatile girmesiyle yaşanan cıvıl cıvıl coşku,
insanların tüm yorgunluğu ve kalın hantal kıyafetleri üzerinden atmak
istemesi, kışın soğuğundan, hastalıklarından kurtularak kendini huzura bırakmasıdır yaz...
İçimizde sevgi coşkusunun güneşle birleşerek, enerjimizi eşsiz güzelliklere bırakıp,
insanlarla ve doğayla kahkahayla kucaklaşarak negatif enerjimizi geride bıraktığımız mevsimdir yaz...
Sıcak hava, denizin sonsuz mavisi, yeşilin sınırsız güzelliği kalbimize dokunduğunda
aşkın yüreğimizi ısıtması ile elele sahilde yürüyüp, "seni seviyorum" diyerek sevgiliye bir buse kondurup
aşkını dolunaya dalga seslerinin arasından itiraf etmektir yaz...
Hangi mevsim insana huzur veriyor diye sorulduğunda
çeşit çeşit meyvaların, çiçeklerin cevap niteliğinde örnek gösterilebileceği  bir mevsimdir yaz...
 
Kıştan kalan yorgun ve soluk yüzün canlanarak enerjimizin tavan yaptığı mevsimdir yaz...
Rakı, balık, rokanın dayanılmaz lezzeti, insanın sevdiğiyle paylaştığı,
yüzüne dokunarak bedeninde dolaşan ılık rüzgarın getirdiği mutluluktur yaz...
Dostlarla haşir neşir olmak, söğüt ağacının altında çınlayan kahkahalara boğulmaktır yaz...
Uykusuz kalmak, gece geç vakitlere kadar eğlenmek,
ruhunun dans ederek sabahı karşılaması,
içindeki çocuğun her sabah pencerende günaydın demesidir yaz...
Gecenin karanlığında dalga sesleri eşliğinde yıldızları sayarak mutluluğun ayaklarına dolaştığı mevsimdir yaz...
Cırcır böceklerinin ritmik sesleri arasında kahveyi yudumlarken okunan kitabın derinliğine dalmaktır yaz...
Akşamları serinleyen rüzgarın üşütmeye başladığı,
hele hele leyleklerin de gökyüzünde eşsiz tablolar çizerek sıcak iklimlere gitmeye başladığı bugünlerde
yavaş yavaş yaza veda ediyoruz...
Ama ne olursa olsun, yine de herşeyin başı sağlık olsun, her gidişin bir gelişi, her batışın bir doğuşu olsun..
Neş' emiz, keyfimiz hep daim olsun,
günümüz hep sevgiyle dolsun...