Efendim hafta sonu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Antalya’ya geldi. Geleneksel Abdal Musa Şenliklerine katıldı. Öncesinde Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak’ın davetlisi olarak da partililerin, özellikle delegelerin katıldığı bir akşam yemeğinde hazır bulundu.
Ahmet Dökdök’ün köşesinde yazdığına göre son operasyonlarda mevcut yönetimden yana tavır alan, daha doğrusu Kılıçdaroğlu’nun yanında olan Konyaaltı Belediye Başkanı Ve Büyükşehir Adayı Muhittin Böcek, Döşemealtı Belediye Başkanı Turgay Genç Ve Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen yemeğe katılmamış.
Katılanlar ise, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ile muhalefetten yana yer almayıp notere gitmeyen 12 delege hazır bulunmuş. İmza attıkları öne sürülen 9 delegede ikisi de yemekte. Tabii ki, yemeğe katılmayan 3 belediye başkanı aynı zamanda delege kimliği de taşıyor. İbradı Belediye Başkanı Serkan Küçükkuru’nun tarafı da belli, üstelik imza atan 9 delege arasında sayılıyor.
Şimdi; bu yemeğe katılmayan belediye başkanları davet sahibi her ne kadar Çetin Osman Budak da olsa, Antalya’nın misafiri olan Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun yanında yer almayarak bana göre biraz ayıp ettiler.
**
Ayıbı yapan sadece onlar mı?
En büyük ayıbı yapan Muharrem İnce… “Benim ağzımdan Kurultay Lafını dahi duymayacaksınız” diyerek yerel seçim öncesi partiyi kurultaya sürükleyen CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce; ne zaman düşman oldu ise Abdal Musa Şenlikleri’ne genel başkanın gelmemesi halinde katılabileceğini, aksi halde gelmeyeceğini bildirmiş.
Böyle bir adam CHP’nin Genel Başkanlığı görevine yakışır mı?
Herkese YSK’nın önüne bir avukat ordusu ile gideceğini söyleyerek, görevlilere “sandıkları terk etmeyin” talimatı verip, kendi otel odasında kafa çeken bir Cumhurbaşkanı adayına bu tavır yakışmadığı gibi bu görev de yakışmaz…
Daha çok sebebim var ama işte bu yüzden bu adama gıcık oluyorum…
**
Bir başka konu ile Antalya delegelerinin tavrıdır. Bu Kurultay için bir defa Antalya’daki 28 delegenin bir araya gelip, ortak akılla tek bir karar vermesini beklerdim. Bu karar hangi taraf için olursa olsun partinin menfaati ve geleceği adına alınmalıydı.
Şimdi bu partiye gönül veren, oy veren, ülkenin düze çıkması için çare gören seçmene soruyorum: