Cengiz Akyıldız Fatih Camii'ndeki kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Mezarlığı'nda toprağa verildi. Törene MHP Genel Başkanı Dr.Devlet Bahçeli, MHP İstanbul 3.Bölge Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili Meral Akşener, siyasi parti temsilcileri ve binlerce MHP'li katıldı. Akyıldız'ın tabutuna sarılarak gözyaşı döken eşi, kız kardeşi ve kızını teselli etmeye çalışan Meral Akşener, "Şimdi ağlama zamanı değil, dik durma zamanı" diyerek onlara destek olmaya çalıştı. Cenaze töreni öncesi cami avlusunu dolduran partililer, saldırıya tepki gösterdi. Akyıldız?ın tabutu, başta Devlet Bahçeli olmak üzere, partililerin omuzlarında Edirnekapı Mezarlığı'ndaki ebedi istirahatgahına götürüldü. Cenaze sırasında yoğun kalabalık nedeniyle zaman zaman izdiham yaşandı, bazı bayılan vatandaşlar, yakın olan hastanelere götürüldü.
YUSUFİYELİ CENGİZ KİMDİR?
12 Eylül darbesi döneminde tutuklanan Cengiz Akyıldız, uzun yıllar cezaevinde yatan Ülkücülerden biri olduğu için Yusufiyeli Cengiz olarak tanınıyordu. Cengiz Akyıldız geçtğimiz kasım ayında kendisine ait olan facebook hesabından "Cenazeme beklerim..." başlıklı bir yazısını paylaşmıştı.... İşte Şehit Cengiz Akyıldız'ın:"Cenazeme bekliyorum sizleri. Biliyorum; hiç beklemiyordunuz bu daveti. Birden geliverdi değil mi.." diyerek başladığı okuyanlarının yüreklerini dağlayan o yazısı: "Cenazeme bekliyorum sizleri. Biliyorum; hiç beklemiyordunuz bu daveti. Birden geliverdi değil mi.." "Daha dün konuşmuştuk ama.." diyorsun.... "Ama nasıl olur!"lar çekip çekiştiriyor iki yakanı... "Hiç beklenmedik bir ölüm!" bu, değil mi?...(Halbuki her an yanımızda) "Vakitsiz" "Erken!" "Sürpriz!" İşinize ara vereceksin bugün... Neşenizi kaçırdım biliyorum. Kocaman bir pürüz gibi duruverdim karşınızda.. Hızını kestim hayatının. Dahası, üzerine alındınız. Ölüm bize de yaklaşırmış dediniz.. Ölmesi kanıksanmış, öleceği gelmiş bir yaştayız artık. Ölmüş olmasına şaşırılmayan bir adamım. Bir baksana, ne değişti ki dünyada, ben eksildim diye...! Boğaz Köprüsünde trafik akıyor hâlâ. Ben öldüm diye şeritleri eksilmedi ya yolların. Ben öldüm bu defa... Hayret, şimdiye kadar hep başkalarıydı ölen... Gitsem de gitmesen de fark etmez bir cenaze olurdu camilerden birinin avlusunda. Belki bir kalabalık çıkagelirdi önüme... "Ölen biri çıkar bu şehirde her gün!" diye kanıksadığım Adını bile sormaya zahmet etmediğin. Eksilenin kim olduğuna aldırış etmediğin. Gitti diye üzülmediğin birinin cenazesi işte..... Aynı manzara, aynı tabut, aynı üzgün yüzler... Aynı güneş gözlükleri. Sıradan bir cenaze yani. Ama bu cenazeye mutlaka gitmeliyim. Seni bilmem ama beni bekliyorlar.... Ayıp olur, çok ayıp... Davetlilerin yüzüne bakamam sonra. Dediği gibi şairin, bir musallalık saltanatım bu benim. Başroldeyim. Toprağa konulacak adam rolü benim.... Ardından ağlanılacak adamı ben oynayacağım.... Hiç itirazsız karanlığa uzanmak bana düştü bu defa. Üzerine toprak atılan adamı.. Bir toprak yığının altında yüzü erimeye terkedilen adamı.. Hüzünlerin müsebbibi olacak adamı. Ayakkabısının kendisini bekleyeceği adamı. Elbiseleri evden çıkarılacak adamı. Yatağı boş kalacak adamı. Akşam eve dönmeyecek adamı. Şehit kabirleri bekleyecek adamı.. Eve dönmesi beklenmeyecek adamı. Sofrada yeri boş duracak adamı. Adı telefon rehberinden silinecek adamı.(Cengiz Akyıldız) Şehrin dudaklarından yarım ağız çıkmış bir hece gibi önemsizleşecek adamı. Sevinçlerin ortasına en fazla bir hıçkırık gibi sokulsa bile hatıranın evinden hemen kapı dışarı edilecek adamı Resmine bakıp bakıp da ağlanacak adamı belki. "Adı neydi.... Hani.... şunu yapardı ya!" diye yokluğu normal bilinecek (Unutmak İhanettir) diyen adamı... Soluk bir resimde mahzun bir tebessümün ardında aşklarını saklayan, susturan adamı. Ben oynuyorum bugün... Sahnedeyim.