Tarih: 21.03.2025 16:21

Su kaynakları hızla azalıyor! Su kıtlığına karşı hangi önlemler alınabilir?

Facebook Twitter Linked-in

Su kaynaklarının hızla azaldığını ve gerekli önlemler alınmadığı takdirde ciddi su kıtlıklarının yaşanabileceğini belirten uzmanlar, su kıtlığına karşı suyun verimli kullanılması; bulaşıkların makinede yıkanması, bulaşık ve çamaşır makinelerinin tam dolmasının beklenmesi, banyo sırasında suyun boş yere akıtılmaması, muslukların tamir edilmesi gibi önlemlerin alınabileceğini kaydetti.

İSTANBUL (İGFA) - Üsküdar Üniversitesi Çevre Sağlığı Bölümünden Öğr. Gör. Tuğçe Yılmaz Karan, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

Dünyanın 2/3’ü suyla kaplı olduğunu ve yerkürede bulunan suyun yüzde 97.5’inin okyanuslardaki tuzlu su olduğunu hatırlatan Öğr. Gör. Tuğçe Yılmaz Karan, “Geriye kalan yüzde 2.5 oranındaki tatlı suyun büyük bir kısmı ise kutuplarda bulunmaktadır. Yer altı suları ve yüzey suları insanların içme ve kullanma suyu olarak temin edebildikleri sular olup bunların da miktarı ve kalitesi yıldan yıla, iklime, nüfusa veya ihtiyaca göre değişmektedir. Bu yüzden dünya genelindeki su kaynakları büyük bir öneme sahiptir. Çünkü hepimizin bildiği gibi tatlı su olmadan birçok canlı türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır ve hatta yok olmaktadır.” dedi.

HER DAMLA SU, İNSAN HAYATINDA GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN KAYIPLARA YOL AÇABİLİR!

Tatlı su kaynaklarının bu denli az olmasının, kaynakların korunması, geri kazanılması ve geliştirilmesi gerekliliğini gösterdiğini ifade eden Karan, dünya genelinde hem yüzeydeki hem de yeraltındaki su kaynaklarının günümüzde ciddi şekilde azaldığını belirterek, "İnsanlar, su kaynaklarının tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz bu dönemde, sanki sınırsız bir su kaynağına sahipmişçesine düşüncesizce ve savurgan bir şekilde su kullanmaya devam ediyor. Oysa her damla suyun insan hayatında geri dönüşü olmayan kayıplara yol açabileceğinin farkına varmamız gerekiyor.” dedi.

SU KITLIĞINA KARŞI İÇİN HANGİ ÖNLEMLER ALINABİLİR?

İklim değişikliğinin yol açtığı sıcaklık artışı ve değişen yağış düzenlerinin, su döngüsünü olumsuz etkilediğini dile getiren Karan, “Bu durum, birçok bölgede kuraklık veya aşırı yağış gibi ekstrem hava olaylarının sıklığını artırarak su kaynaklarının hem kalitesini hem de miktarını azaltıyor. Gelecekte su kıtlığı yaşanmaması için çeşitli önlemler alınabilir ve bu önlemlerin su kıtlığını yaşamaya başlamadan, vakit kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekiyor. Su kıtlığına karşı suyun verimli kullanılması; bulaşıkların makinede yıkanması, bulaşık ve çamaşır makinelerinin tam dolmasının beklenmesi, banyo sırasında suyun boş yere akıtılmaması, muslukların tamir edilmesi, tek kullanımlık plastiklerin azaltılması, atık suyu arıtmak, alt yapı çalışmalarını desteklemek gibi önlemler alınabilir.” şeklinde konuştu.

Suyun kirlenmesi, suda hastalığa yol açan mikroorganizmaların, yani patojenlerin varlığı anlamına geldiğini kaydeden Karan, "Bu patojenlerin neden olduğu hastalıklar arasında kolera, tifo, ishal, çocuk felci, amipli dizanteri, sarılık ve tifo gibi ciddi rahatsızlıklar bulunmaktadır. Patojenlere bağlı hastalıkların yanı sıra, sudaki kirlilik solunum yolu hastalıklarına, kansere, nörolojik bozukluklara ve kalp-damar hastalıklarına da yol açabilir. Örneğin, petrol sızıntıları insanlar için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Sudaki ağır metaller deniz ürünlerine geçebilir ve bu canlıları tüketen insanlarda ağır metal birikimine bağlı olarak nörolojik hastalıklar görülebilir.” dedi.

SU KİRLİLİĞİ EKOSİSTEMDE CİDDİ HASARLARA YOL AÇIYOR

Su kirliliğinin, su ekosistemlerinde ciddi hasarlara yol açarak biyolojik çeşitliliğin azalmasına, besin zincirlerinde değişikliklere ve su canlılarının ölümüne neden olduğunu da anlatan Karan, “Kirleticiler suyun pH dengesini bozduğunda, nehirlerdeki balıklar ve diğer su canlıları büyük bir risk altına girmektedir. Bu durumdaki suyun tarım sulamasında veya içme suyu olarak kullanılması ise insan sağlığını tehlikeye atabilir. Ayrıca, tarımsal atıklardan kaynaklanan besin kirliliği, sucul ortamlarda zararlı alg patlamalarını tetikleyerek oksijen seviyelerinin düşmesine ve ciddi çevresel sorunlara yol açabilir. Tüm bu olumsuzluklar, gıda kaynaklarını etkileyerek besin kıtlığına ve ciddi ekonomik kayıplara neden olabilmektedir.” dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —