26. Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, 36 ncısı düzenlenen TÜYAP Uluslararası İstanbul Kitap Fuar' nda "Bir Dönüm Noktası Lozan" konulu panelde konuştu.
Başbuğ, Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu olduğunu vurgu yaparak; “Lozan Konferansı, bugün üyesi olmaktan gurur duyduğumuz ve gurur duymaya devam edeceğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tapusudur. Buraya bir zarar getirirseniz o zaman devletinize, cumhuriyetine zarar vermiş olursunuz. Bu hiç unutulmamalıdır” diye konuştu.
Katılım beklenenin çok üstünde oldu
TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle bu yıl 36’ncısı gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’na Büyükçekmece Belediyesi de yerini aldı. Büyükçekmece Belediyesinin Kitap Fuarı kapsamında düzenlediği ‘Bir Dönüm Noktası Lozan’ isimli panelde eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u ağırladı. Panele Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün yanı sıra Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Benli ve çok sayıda vatandaş katıldı. Büyükçekmece Belediyesinin konuğu olarak katılan İlker Başbuğ’un paneline vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.
“Şeyh Sait İsyanı İngiliz destekli bir ihanettir”
‘Bir Dönüm Noktası Lozan’ konulu panelde konuşan İlker Başbuğ ‘’Mustafa Kemal’in hayatına bakın, bir saniye bile yaşamının içinde umutsuzluk yok, her zaman mücadele var. Osmanlı Devleti 1911’de savaşın içerisine giriyor ve 1922 yani Yunan ordusunun İzmir’den denize dökülmesi. Baktığınız zaman arada bir 11 yıl var. Aslında biz her cephede yenilmiyoruz, baktığınız zaman baştanbaşa bir zafer abidesi olan Çanakkale Cephesi var. Ancak savaşa beraber girdiklerimiz yenilince biz de yenilmiş sayılıyoruz. Süreç Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ile devam ediyor. Daha sonra Lozan heyetinin belirlenmesi sürecinde Rauf Orbay, Mustafa Kemal’e danışıyor ve sorusuna yanıt olarak İsmet İnönü’nün katılması gerektiği talimatını alıyor. Mustafa Kemal bu öneriyi Mudanya Mütarekesi’ni göz önünde bulunarak vermiştir. Lozan Konferansı 21 Kasım 1922’de başlar, şunu çok net olarak ifade edelim. Lozan Konferansı Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusudur. Lozan’da önemli olan konular Kapitülasyonlar ve Musul konusudur. Tabi ki diplomatik konularda bu tarz anlaşmalarda her istediğinizi alamazsınız. Musul’u İngilizler bizim elimizden hırsız gibi haksız yere almışlardır. Bunda da en önemli malzemeleri Şeyh Sait isyanıdır. Şeyh Sait İsyanı İngiliz destekli bir ihanettir. Kıbrıs’ta aynıdır aslına bakarsanız. Şeyh Sait Cumhuriyet’e karşı bir isyan çıkarmıştır” dedi.
“O günkü şartlarda en iyisini yaptık”
Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, o günkü şartlarda Cumhuriyet Hükümeti’nin en iyisini yapmaya gayret ettiğini ve yaptığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “İngiltere demiş ki Musul ‘u sana bırakacağım. Fransa ve İngiltere arasında da ciddi rekabet var. Kurtuluş Savaşı’na da bakarsanız, Lozan‘da da aynı şeyi görüyorsunuz. Fransa Türkiye’nin isteklerine daha yakın, İtalya‘da da aynı durum var. İtalyanları rahatsız eden nedir? İtalya’ya Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra söz veriyor. İzmir Ege Bölgesi senin, diyor. Yunanlıların gelmesi aslında ikinci şansımız. Birinci şans ise Rusya‘da ekim devrimi olmasıdır. 2. şansımız biraz ağır olsa da sonucu önemli, İzmir’in Anadolu’yu işgali ve Yunan askerinin çıkması. Olmadığını düşünün eğer işgal olmasaydı Anadolu’da o direnişi ve bilinci sağlayabilir miydik?” şeklinde konuştu.
“Birlik ve bütünlüğümüzü en ileri noktaya taşımalıyız”
Panelin açılış konuşmasını yapan Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, ülkemizin içinde bulunduğu şartları herkesin çok iyi bildiğini ifade ederek; “Çok zor bir tünelden geçiyoruz. İnşallah birlik ve beraberliğimizi daha da pekiştirerek, ülkemizin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün göstermiş olduğu aydınlık yolda tekrar ilerlemesini sağlamak, Cumhuriyetin temel ilkelerini daha sağlamlaştırmak, demokrasimizi de taçlandırmak üzere çalışmak zorundayız. Birlik ve bütünlüğümüzü en ileri noktaya taşımak zorundayız. Ben bu salonda daha önce pek çok konuşmacının paneline katıldım. Ancak bugünkü kadar kalabalık olduğuna şahit olmadım. Sayın İlker Başbuğ Paşa’nın konuşmasında oturacak sandalye kalmaması, arkadaki arkadaşların ayakta olmasının sebebi, İlker Başbuğ’un ağzından çıkacak sözlerinin gerçeklere yakın ve iç içe olmasıdır. Ayrıca kısa bir süre önce yaşanan ve vuku bulan olaylara en derin şekilde şahit olan kıymetli İlker Başbuğ’un ağzından çıkacak sözlerin, düşüncelerin heyecanı bu denli büyük ilgiyi de beraberinde getirmiştir” dedi.