25.07.2019 17:01:26 0

İsmail Küçükkaya Halk Medyaya Güvenmiyor

24 Temmuz Basın Bayramı nedeniyle İstanbul Gazeteciler Derneği?nin düzenlediği sunucu-spiker , Beylikdüzü Belediyesi Organizasyon sunucusu, Diksiyon&Etkili İletişim Öğretmeni İlke Duyan` ın başarıyla sunuculuğunu yaptığı söyleşiye katılan gazeteci İsm

İsmail Küçükkaya Halk Medyaya Güvenmiyor

24 Temmuz Basın Bayramı sebebiyle İstanbul Gazeteciler Derneği’nin, (İGD) Avcılar Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlediği söyleşiye katılan gazeteci İsmail Küçükkaya, gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Küçükkaya’nın meslektaşları ve vatandaşlarıyla bir araya geldiği söyleşi öncesi açılış konuşması yapan İGD Başkanı Mehmet Mert salonu tıka basa dolduran katılımcılara teşekkür ederek; "sizler varken bu ülkede özgür basın, varlığını ve saygınlığını sürdürecektir" dedi.

 

İstanbul Gazeteciler Derneği bunun için var

 

İstanbul Gazeteciler Derneği’nin, mesleğin çıkarlarını ve değerlerini yarınlara taşımak için varolduğunu kaydeden İGD Başkanı Mehmet Mert şunları söyledi "24 Temmuz'lar 10 Ocak'lar ne yazık ki bayram olarak kutlanmaktan çıktı ve sadece basının sorunalrını konuştuğumuz günlere döndü. İstedik ki bu özel günde Türkiye'nin en çok izlenen ve takip edilen gazetecilerinden birisi olan meslektaşımız ile sizleri buluşturalım. Onun anlatımı ve sizlerin interaktif şekilde soru cevabı ile medyamızın içinde bulunduğu durumu gözler önüne serelim. Şu anda tatilini yarıda keserek davetimizi kırmayan söyleşi konuğumuz İsmail Küçükkaya'ya huzurlarınızda bir defa daha teşekkür ediyorum."

 

İçimde bayram duygusu yok

 

Daha sonra İGD Başkan Yardımcısı İlke Duyan'ın sunumu ile sahneye davet edilen İsmail Küçükkaya bugün ayram duygusu taşımadığını ve içinin buruk olduğunu anlatarak; “Şimdi bugün sabahtan itibaren telefonuma mesajlar geliyor. Bayramınız kutlu olsun diye. Ben doğrusu şunu söylemek isterim bayram olunca heyecanlı oluruz ama Türkiye’de bayram olacak bir duygu içimde yok. Geçmişte de söyledim yine söylüyorum Türkiye’de bir gazeteci için basın bayramı kutlamak mümkün değildir. On bin gazeteci işsiz durumdadır. Çok sayıda gazeteci arkadaşımız meslektaşımız cezaevinde. Böyle bir tablo içinde bana basın bayramını kutlayan mesajlar samimi de gelmiyor iyi de gelmiyor” diye konuştu.

 

Medya patronu ticaret yapmamalı

Türkiye’de gazete ve televizyon sahiplerinin aynı zamanda ticari alanlarda faaliyet gösterdiğini, bu durumunda medyanın özgürlüğüne ket vurduğunu söyleyen Küçükkaya, “Ben her sabah 4’de kalkıyorum. 3 saat canlı yayın yapıyoruz. Orada şunu düşünüyorum. Medyanın hali içler acısı. Çünkü medyayı iktidar yönlendiriyor. Böyle bir ortamda bağımsız ve tarafsız gazetecilik yapan çok az sayıda gazete ve ondan daha az televizyon var. Bu anlamda çözüm önerilerini konuşmak istiyorum. Şimdi ben 6 yıl önce gazeteden ayrılmak zorunda kaldım. Malum sebeplerden dolayı ayrıldım. Sonra FOX başladı. Bugün FOX bütün rakiplerinden çok izlenen haberleri yapıyor. Neden? Çünkü şunu düşünüyoruz biz; bağımsız gazetecilik yapılabilmesi için gazetenin televizyonun radyonun medya patronunun ticari işi olmaması lazım. Çünkü patronun ticari işi varsa o ya baskılardan korkuyor ya da ticari işlerini büyütmek için medyayı araç olarak kullanıyor. Bugün birkaç kurum dışında bütün medya organlarının sahiplerinin ticari işleri var. Bu yüzden FOX’u bağımsız bir medya olarak görmemiz gerekiyor. Bu anlamda sistemi düzeltmek gerekiyor. Bir medya patronunun gazetecilik dışında ticari faaliyeti olamaz” diye konuştu.

Halk basına güvenmiyor

Halkın büyük bir kısmının medyaya güvenmediğini ve inanmadığını da kaydeden Küçükkaya, “Bugün basın da sansürün kaldırılışının yıldönümü. Basına güveniyor musunuz peki? Kalabalık hayır diyor. Yapılan araştırmalar Türkiye’de en az güven duyulan kurumların başında yargı ve medyayı gösteriyor. Çünkü bizim görevimiz nedir biliyor musunuz? Halkın çıkarlarını sağlamaktır. Şu çok basittir bir gazeteci için; güç iktidar ve zenginlik sahiplerine yalakalık yapmak, onların hoşuna gidecek yazılar yazmak sözler söylemek kişiler için çok basittir. Ama bu sizin göreviniz değildir. Çünkü güç ve iktidar sahiplerine bunu yapanlar zaten var. Gazetecinin asıl görevi halkın çıkarını korumaktır. Biz hep şunu düşünüyoruz. Halkın çıkarı nedir? Halk ne ister? Gerçekleri ister. Biz kendi payımıza bu gerçekleri yaşatmak için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Cumhurbaşkanı kızmasın diyenler var

Türkiye’deki gazete ve televizyonların cumhurbaşkanı kızmasın anlayışıyla hareket ettiğini bunun da gerçeklerin ortaya çıkmasına engel olduğunu kaydeden Küçükkaya, “Bugün size şunu söyleyeyim; 1992’den beri bu işi yapıyorum. Bugün Türkiye’de gazete ve televizyonları hazırlarken iktidar kızmasın, Cumhurbaşkanı kızmasın diye mühendislik yapılıyor. Birinci sayfalar öyle hazırlanıyor ki televizyon bültenleri öyle bir hazırlanıyor ki; Cumhurbaşkanı kızmasın diye yapılıyor. Bunu yapınca hiç kimse eleştirilmiyor. O zaman halkın öğrenmek istediği gerçekleri gösteremiyorsunuz. Biz ne yapıyoruz? Kimseyi ötekileştirmiyor, hiçbir şeyi saklamıyoruz. Türkiye’de bazı partiler bazı isimler yokmuş gibi yapılıyor. Biz ise dedik ki iktidarıyla, muhalefetiyle Türkiye bir bütündür. Bizim her rengi her fikri göstermemiz gerekir dedik. Ne yaptık? Haber saklamayacağız dedik. Kimseden korkmayacağız. Korkacak bir şey yok. Kimseyi de ötekileştirmeyeceğiz. Meselemiz şu; ulaşmak istediğimiz bir Türkiye ideali var” dedi.

 

Gazeteler plazalara gömüldü

Gazetelerin ve televizyonların plazalara gömüldüğünü halktan uzak bir yayıncılık anlayışıyla hareket ettiğini belirten Küçükkaya, kendilerinin sırrının ise bu hataya düşmemek olduğunu vurguladı. Küçükkaya, “Atatürk bize bir ülke bıraktı. Çağdaş medeniyet seviyesine çıkmamız lazım. Bunun için gelir adaletsizliğini çözmek lazım. Fakat medya özellikle Turgut Özal döneminde patronlara yönelik bir yayıncılığa gitti. Gazeteler plazalara gömüldü, halktan koptu, halkın gerçeklerini göremedi. Türkiye’de bizim dışımızda işsizlik, gelir adaletsizliği, tarım gibi bu temel konuları gündeme taşıyan yok gibi. İktidar sahipleri zannediyorlar ki Türkiye çok zengin. Zengin ama gelir adaletsizliği var. Gazeteciler bunları göstermezlerse iktidar da bu gerçekleri göremez. Bir numaralı mesele halkı duymak, halkın sorunlarını aktarmak. Muhalefetiyle, iktidarıyla bunu herkese göstermek niyetindeyiz. Biz iktidarlardan korkmadığımız gibi beklenti de sahibi değiliz. Biz önemli olan halkın sesini duyurmak diyoruz. Önemli olan şey halkın sinesinde, gönlünde misiniz? Siyasetçiler nasıl oy alıyor? Bizim milli irademiz de reytingler. Orada halk bizi sevdi” diye konuştu.

 

Yazılması gerekenler yazılmıyor

Gerçeklerin medyada yankılanmadığını ve yazılmadığını vurgulayan Küçükkaya, “Mesela en son seçimler. Biz 31 Mart seçimlerinde Fatih Portakal kardeşimle canlı yayın yaparken, AA haber akışını kesti. Biz de orada yayını kesebilirdik ama kesmedik. Herkes kesmişti. Biz yayını kesmedik, hatta dedim ki bu yayın sabaha kadar sürer. Hatta ben kendi programımı da bağlarım. Sonraki seçimde seçim iptal oldu. O dönem herkes tek taraflı yayın yaparken biz yine yapmadık. Bütün kesimlerin sesini duyurmak lazım dedik. Halkın gerçeği bütünüyle görmeye hakkı var. Biz bunu yaptık, bunu başardık. Türkiye’de bugün sansür sorunu var. Ön sansür yapılıyor insanlara. Gazeteciler yazması gerekenleri yazmıyor. Patron kızar, iktidar kızar diye düşünebilir” dedi.

 

Gariban bir ailenin çocuğuyum

Cumhuriyetin en büyük kazanım olduğunu ve kendisinin de Kütahya Simav’da bir köyden çıktığını anlatan Küçükkaya şöyle konuştu; “Ben Kütahya Simav’da doğmuş büyümüş, yoksulluktan gelmiş bir insanım. 4 kardeş bir göz odada büyüdük. Ama şuna inandık biz bu ülkede çalışırsak gazeteci de oluruz Cumhurbaşkanı da oluruz. Fakat son zamanlarda bu inanç aşındı. Hak yenmeler başladı. Hak yiyenler var. Eğitim ciddi bir mesele ama kolay kolay çözülecek bir mesele gibi de durmuyor. Olaylar çok ciddi bir üzerine düşmemiz gereken konular. Atatürk sevgisi çok önemli. O’nu asla kaybetmemeliyiz.”

 

Gelecekten umutluyum

Kendisinin gelecekten umutlu olduğunu da vurgulayan Küçükkaya, “olarak 31 Mart seçimi sonrası seçimin iptal edilmesi bize bir şey gösterdi. Ülkenin kaderine kim el koyarmış? Siz. Halk el koyarmış. Bakın bir tane adam çıkacak kadrosunu koyacak. On milyonlarca insan gönüllü olacak ve karşılığını alacak. Siyasetçi kullanılan oylara sahip çıkacak, ülkedeki medya demokratik hayata sahip çıkacak. Çünkü sandığa olan güveni sarstırmamız gerekiyor. Demokratik hayat iktidarların seçimle gidip gitmesine göre şekil alır. Bunu herkes görmüş oldu. Ben dolayısıyla bugünkü durumda çok iyimserim. Türk medyasının bugün içinde bulunduğu sorunların da demokratik hayatımızın gelişmesiyle birlikte çözüleceğine inanıyorum. İyimserim ve bunu halka borçluyum. 23 Haziran seçimleri bir kişinin işi değil bir partinin işi değil. O tablo geniş bir demokrasi bloğunun, demokrasiye aç olan kitlenin sandık yoluyla iktidarlara nasıl bir mesaj verebileceğini göstermiştir” ifadelerini kullandı.

 

YOĞUN KATILIM VARDI

Söyleşi sonrası katılımcıların yoğun ilgisi nedeni ile kendisi için hazırlanan çiçek ve plaketi almakta zorlanan İsmail Küçükkaya yeniden tatiline devam etmek üzere havaalanına yetişmek üzere salonu arka kapısından terketti.

Söyleşiye, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, CHP İstanbul İl Yöneticisi Murat Akbaş, CHP Avcılar İlçe Başkanı Erdal Nas, İGD önceki başkanlarından Muhlis Polat ve Ali Tarakçı, DİSK 2 Nolu Şube Başkanı Adil Çiftçi, Beylikdüzü KAI Dernek Başkanı Temel Altuntaş'ın yanısıra çok sayıda STK yöneticisi ve vatandaşlar katıldı.