Endometriozis, karın zarından 5 mm’den ‘derine’ ilerlerse…

Endometriozis, karın zarından 5 mm’den ‘derine’ ilerlerse…

Endometriozis, karın zarından 5 mm’den ‘derine’ ilerlerse…

Endometriozis ya da toplumda daha çok bilinen adıyla ‘çikolata kisti’, rahim içini oluşturan ve endometrium olarak adlandırılan dokunun bu bölge dışında bulunması durumu olarak tanımlanıyor.

İSTANBUL (İGFA)-  Ülkemizde üreme çağındaki her 10 kadından 1’i, bir başka deyişle 2 milyon kadın endometriozis hastalığıyla mücadele ediyor. Pek çok hastalıkla ortak belirtilere sahip olması, kimi hastalarda sinsi ilerlemesi ve yıllık rutin kontrollerin ihmal edilmesi nedeniyle tanı konulması 7 yılı bulabiliyor.

Geç teşhis edilmesi hastaların yıllarca yaşam kalitelerini bozacak şiddette seyredebilen ağrılarla yaşamak zorunda kalmalarına, dahası infertilite sorununa neden olabiliyor. Pek çok organda tutulum yapabilen ve karın zarından 5 mm’den daha fazla derine ilerlemiş olan ‘derin endometriozis’ tablosunda ise tedavide geç kalındığında organlarda ciddi kalıcı hasar oluşabiliyor.  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Taner Usta, derin endometriozis tedavisinden başarılı sonuç alınmasında erken tanının kilit role sahip olduğuna dikkat çekerek, “Erken tanı organlarda fonksiyon kaybı ve daha ağır ameliyatlardan hastayı kurtarabiliyor. Tedavi ile ağrılardan kurtulmak ve normal bir hayat sürmek mümkün oluyor. Hastanın ağrılarının ve fonksiyon kaybının düzelmesi sayesinde iş, özel ve sosyal hayatı olumlu yönde etkileniyor” dedi. 

ORGANLARDA KALICI HASAR OLUŞTURABİLİR

Endometriozis vücutta bulunduğu bölgelere göre; peritoneal endometriozis, endometrioma, karın duvarı endometriozisi ve derin endometriozis olarak sınıflandırılabiliyor. Karın zarından 5 mm’den daha fazla derine ilerlemiş olan endemotriozis, ‘derin endometriozis’  olarak tanımlanıyor. Derin endometriozis kalın bağırsak (özellikle kalın bağırsağın son kısmı olan rektum), appendiks, idrar kesesi ve üreter (böbrekten idrarı mesaneye ileten tüpler), siyatik sinir, diyafram ve akciğer gibi organlarda görülüyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Taner Usta, endometriozis hastalarının yüzde 10-20’sinde oluşan derin endometriozisin şiddetli ağrının yanı sıra başta bağırsaklar, yumurtalıklar ve böbrekler olmak üzere tutulum yaptığı organlarda önemli hasarlar oluşturabildiği uyarısında bulunarak, “Tutulan organa göre sorunlar değişiyor. Örneğin bağırsak tutulumunda karın hamile gibi şişerken, dışkılama sırasında şiddetli ağrı gelişebiliyor. Siyatik sinirleri tutmuş ise yürümede güçlük ve düşük ayak sorunları oluşabiliyor. Mesane endometriozisinde kasık ağrısı ve kanlı idrar sorunları yaşanırken, diyafram endometriozisinde ise şiddetli sağ omuz ağrısı görülüyor. Tedavide geç kalındığında bu tür önemli sorunlar kalıcı hale dönüşerek hastanın yaşam kalitesini ciddi boyutlarda düşürebiliyor” ifadelerini kullandı. 

BU ÜÇ SİNYAL ÇOK ÖNEMLİ 

Derin endometriozisin en yaygın belirtisi, yani birincil semptomu, özellikle adet dönemlerinde yaşanan yoğun pelvik ağrısı (kalça-bel) oluyor. Ancak adet döneminde gelişen ağrılar hastalar tarafından olağan bir durum olarak görüldüğü için genellikle ihmal ediliyor ve hekime başvurulmakta gecikiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Taner Usta, erken tanı için derin endometriozis belirtilerinin ihmal edilmemesi gerektiğini belirterek, “Özellikle sancılı adet görme, adet sırasında sancılı dışkılama ve ağrılı cinsel ilişki sorunları derin endometriozisin üç önemli belirtisini oluşturuyor. Bu sorunlar ihmal edilmeden mutlaka endometriozis tedavi merkezine başvurulmalıdır” dedi. 

AMELİYAT KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR

Endometriozisin tedavi protokolü; hastalığın seviyesine, yol açtığı sorunlara ve hastanın çocuk sahibi olmak isteyip istemediğine göre belirleniyor. Hastalık ilaç tedavisi, cerrahi yöntem veya her iki yöntemin birlikte uygulanmasıyla tedavi ediliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Taner Usta, ancak derin endometrioziste  ilaç tedavisi uygulansa dahi organlardaki tıkanıklıkların ve yapışıklıkların ortadan kaldırılması için cerrahi yönteme başvurmak gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam ediyor: ”Ekipte endometriozis cerrahının yanı sıra, kolorektal cerrah, ürolog ve bazı nadir durumlarda göğüs cerrahı ile sinir cerrahının bulunması son derece önem taşıyor. Tutulan organa göre, o organla ilgilenen branş ile endometriozis cerrahı tedaviyi ortak olarak yönetiyor. Geride hastalıklı doku bırakılmadan, hangi doku hangi organ olursa olsun, lezyonlar tamamen çıkartılıyor. Tanının erken konulmasının yanı sıra tedavinin başarıyla yürütülmesi için endometriozis konusunda deneyimli bir ekip tarafından endometriozis tedavi merkezinde yönetilmesi son derece önem taşıyor.” 

KAPALI YÖNTEM BAŞARIYI ARTIRIYOR

Derin endometriozis tedavisinde, sağladığı önemli avantajlar nedeniyle, genellikle, kapalı yöntemler olan laparoskopik veya robotik cerrahi tercih ediliyor. Kapalı cerrahinin en önemli faydası, ameliyat sırasında aynı giriş yerinden genel cerrah, ürolog ile kadın hastalıkları ve doğum uzmanının birlikte çalışabilmelerine imkan tanıması. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Taner Usta, kapalı yöntem sayesinde bağırsak, rahim, yumurtalık, böbrek veya idrar torbasıyla ilgili sorunlara aynı kesi yerinden müdahale edilebildiğine işaret ederek, “Ayrıca kapalı cerrahide  vücut anatomisinin daha net görülmesi sayesinde ameliyattan daha başarılı sonuçlar alınırken, daha az ağrı ve daha az kanama sayesinde hastalar günlük yaşamlarına daha hızlı dönebiliyorlar” dedi. 

 


Haber Kaynak : İGF