Özbek'in konuyla ilgili yaptığı basın açıklaması:
Avrupa Konseyi’nin Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması kampanyasını Türkiye’de yürüten Ulupslararası Çocuk Merkezi, 2014 yılı Kasım ayında önemli bir rapor yayınlamıştı. Bu rapora göre 2013 yılında cinsel dokunulmazlıklara karşı açılan davaların 46’sının çocuklara karşı açıldığı ortaya çıkmıştı. Mahkûmiyet alanlarının 61’i ise yine çocuklara karşı işlenmiş davalardandı. Bu veriler ışığında, 152.000’den fazla çocuğun cinsel sömürü ve istismar riskine açık grup içinde olduğunu gözlemlemekteyiz.
Mahkemelere intikal eden davalar bu rakamların genellikle aileleri olan çocukları içerdiğini gözler önüne sermektedir. Bu durum da göstermektedir ki, çocuklara karşı işlenen sömürü ve istismar, çocuklar açısından aile içinde bile denetlenememekte ve çocuklar korunamamaktadır. Yoksulluk bu konuda bir faktör olmakla birlikte, aile içi eğitimsizlik, devlet kurumlarına güvensizlik, adaletin gerçekleşmeyeceği düşüncesi, toplum baskısı gibi sebepler bu sorunların üstünün kapatılması neticesini doğurmaktadır. Bu durum da çocuklar üzerinden yapılan bu dehşet verici sömürünün sürekliliğini sağlamakta ve bunu acımasızca yapan, akrabalar da dahil bir çok kişiyi cesaretlendirmektedir.
Devletin koruması altındaki çocukların bu konuda daha şanslı olduğunu düşünmemiz gerekirken, maalesef bu konuda da çok fazla yol alamadığımızı görmekteyiz. Elbette istismar sadece cinsel konular ile sınırlı değildir. Ancak cinsel istismar bir insanlık suçudur. Çocuklarımızı geri dönüşü çok zor olan bir ateş çemberinin içine sokmakta ve onların, gelecek nesillere de aktarılacak bir kısır döngüyü yaşamalarını kaçınılmaz kılmaktadır. Hal böyle olunca, devleti yönetenlere ve toplumda çocukları korumaya yönelik görev yapan sivil toplum kuruluşlarına çok büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu sorumluluğu üstlenen vakıf ve dernekler çok önemli ve kutsal bir görev için çaba sarf etmektedir. Buradaki en kritik nokta; bu görevi yapan her kuruluşun, devletin uzman kişi ve kuruluşları tarafından, hiçbir siyasi kaygı ve düşünce olmadan, tamamen objektif kriterler içinde denetlenebilmesidir. Aile içinde bile gerçekleşen bu tür acı ve korkunç olayların, kurumlar içinde gerçekleşmemesi için sıkı denetim şarttır. Ancak bu tür denetimlerin devlet içindeki uzmanlaşmış kişilerin yanında, sivil toplum kuruluşlarında yetişip tecrübe kazanmış kişileri de kapsar şekilde yapılması ve bu konuda çalışan platformlar dahil olmak üzere, uzman gönüllü ekiplerden de yararlanılarak gerçekleştirilmesi en sağlıklı yöntem olarak görünmektedir. Gözden kaçırılan ve üstü örtülen her olayın ortaya çıkarılması bu şekilde daha kolay ve hakkaniyetli olacaktır. Çocuk yetiştirmek ile onları korumak çok ciddi bir çalışmayı ve denetimi gerektirir. Bu konuda çalışan vakıf ve dernekler her ne kadar iyi niyet ile bunu yapıyor olsalar da, bir kuruluşun daha çok, diğerinin daha az denetlemeye tabi tutulması ve yapılan çalışmanın sübjektif kıstaslara göre değerlendirilerek kontrol ve denetim açığının yaratılması, istismarlara açık bir alan oluşturmanın da kapılarını açık hale getirmiş olacaktır.
Biz Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu üyesi kuruluşlar olarak, devlet kurumlarının çocukların korunması açısından asli görevli kurumlar olduğunun bilincindeyiz. Çocuğa karşı istismarların ortadan kaldırılması için, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte ve müteselsil sorumlu olarak çalışmalarının önemli olduğunu, bu konuda sadece devlet kurumlarının değil, toplum kuruluşlarının da sorumlu ve yetkili çalışmalarının önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak, bu konuda bakanlık düzeyinde yeni kanun teklifleri hazırlanarak, devlet denetimini güçlendirecek ve bu konuda uluslararası çocuk hakları sözleşmesindeki kıstasları öncelik alacak çalışmaların yapılmasının da zorunlu olduğuna inanıyoruz.
Yapılan hataların ve meydana gelen vahim olayların, çocuk açısından büyük travmalara sebep olmadan önlenmesi için, bir sivil toplum kuruluşunu tek başına suçlamak yerine sorumluluğu paylaşarak çözüm üretmek gerektiğini; bu gibi olayların tekerrür etmemesi için evrensel hukuk ve uluslararası çocuk hakları sözleşmesinin kural ve ilkeleri doğrultusunda çocuklarımız için başlatılan çalışmalara, biz sivil toplum kuruluşlarının da katılımının sağlanması ve sorunların birlikte tartışılarak en doğru çözüme ulaşılması gerektiğini düşünüyoruz.
Toplumumuzun çocuklar ve onların istismarı ve sömürülmesi konusundaki duyarlılığı arttıkça, bu konunun daha ciddi olarak ele alınacağına inancımız ve umudumuz artmaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın bu konuda hassasiyetini biliyor ve acil tedbirleri alacağına da inanıyoruz. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dört partinin birleşerek bu konuda bir araştırma komisyonu kurma kararı alması da umudumuzu artırmıştır. Bu kararı çok olumlu ve önemli buluyor, bu doğrultuda platformumuzun tüm üyeleri ile destek vermeye hazır olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Başkan Av. Figen Özbek
Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu