TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, Bursa'da mera alanlarının talan edildiğini, mera ıslah çalışmalarının istenen hızda yapılmadığını belirterek, yem maliyetlerini düşürmenin yolunun meraların korunmasından geçtiğini söyledi.
GÜLİN ÖZDEMİR / BURSADA BUGÜN (BURSA İGFA)- Bursa'da son yıllarda hayvancılık verilen desteklerle çok yaygınlaştı. Özellikle büyükbaş hayvancılık faaliyetleri arasında Bursa, başı çeken illerden biri.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, kentte ve Türkiye genelinde hayvancılık faaliyetleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Başkan Çakmak, "Gerek et, gerek süt, gerekse yumurta üretiminin en büyük girdi kalemi olan yem fiyatlarındaki anormal artışlar karşısında üretici hükümetin ithalat baskısıyla, maliyetinin altında oluşan fiyatlarla ürünlerini satmak durumunda kalarak zarar etmişler ve bu nedenle üretimden çekilmeye başlamışlardır. Bursa ilimizde 2020 yılı verilerine göre 84.000 baş civarında süt ineğinden yıllık 300.000 ton süt elde edilmekte, 242.000 koyundan ise 16.000 ton civarında koyun sütü elde edilmektedir.
Yine Bursa ilimizde 2020 yılında 14.000 ton kırmızı et, 66.000 ton da beyaz et olmak üzere toplam 80.000 ton et üretimi gerçekleşmiştir. Bursamızda önemli ölçüde de yaklaşık yıllık 1.500.000.000 adet yumurta üretimi yapılmaktadır. Üreticilerin en büyük girdi kalemi olan yemin maliyetini düşürmenin yolu devletin yeme ciddi destek vermesi yanında, Bursa'mızın meralarının korunması ve ıslah edilerek çiftçimizin hizmetine sunulmasından geçiyor. Bu şekilde bedava doğal yem bulacak olan çiftçinin de maliyeti aşağı çekilmiş olacaktır. Ne yazık ki tüm Türkiye'de olduğu gibi çeşitli şekillerde mera alanlarımız talan edilmeye devam edildiği gibi mera ıslah ve kullanım çalışmaları da istenen hızda yapılamamaktadır" diye konuştu.
"ET FİYATLARININ YÜKSELMESİNİN EN BÜYÜK ETKENİ..."
Başkan Çakmak, Türkiye genelinde de hayvancılık ile ilgili bilgiler verdi. Başkan Çakmak, "2001 yılında 44 buçuk milyon büyük ve küçükbaş hayvancılık yapılıyordu. Bugüne baktığımızda bu rakam 75 milyona çıkmış. Yaklaşık yüzde 60 civarında artış olmuş. Bunun karşılığında da nüfusumuz aynı yıllarda 55 milyondan 85 milyona çıkmış. Yine yüzde 60 civarında artış olmuş ama şu var; et tüketimimiz yine 2001 yılında kişi başına 17 kilogram civarındayken, bugüne geldiğimizde 39 kilograma çıkmış. Yani insanlarımızın et tüketiminde de fazlasıyla artış olmuş. Bizim et üretimimiz bu paralelde artmadığı için et açığımız doğmuş. Et açığımızın bu kadar yükselmesinden kaynaklı da bizim et fiyatlarından anormal yükselişler ve dışarıdan alımlar gerçekleştirilmek zorunda kalınmış.
Buradaki et fiyatlarının yükselmesinin en büyük etkeni de yem. Uluslararası piyasalardaki yükselmesinden ve içerideki döviz kurlarının da artmasına bağlı olarak yem fiyatlarındaki girdi fiyatları da çok yükseldi. Bugün samanın kilosu bile 1 liranın üzerine çıktı. Yoncanın kilosu 2 liralara dayandı. Bundan kaynaklı olarak da özellikle çiftçilerin maliyetlerinin yüksekliği ve özellikle et üretiminde maliyetlerin yüksekliğinden kaynaklı aynı paralelde et fiyatlarının gelir getirici seviyede satamamasından kaynaklı olarak çiftçiler, gittikçe azalan bir üretime gitmişler" şeklinde konuştu.
"SÜT ÜRETİMİNDEN ÇEKİLMELER BAŞLADI"
Süt üretiminde sıkıntıların yaşandığını dile getiren Başkan Çakmak, "Süt üretimi yapan işletmeler aynı zamanda et üretimine de destek olur. Süt üreten inekler doğum yapar, doğum yaptıktan sonra dişiler süt inekçiliği için üretime devam eder. Erkekler ise kesime, besi için ayrılır. Siz süt inekçiliğini desteklerseniz aynı zamanda besi hayvancılığına da destek vermiş olursunuz" dedi.
"ÇİFTÇİ ZOR DURUMDA KALIYOR"
"Süt fiyatlarının 4.7 liraya çıkmasıyla sanayici tarafından et ve süt ürünlerine yüzde 100 zamlar yapıldı" diyen Başkan Çakmak sözlerine şöyle devam etti; "Bugün çiğ süt bile pastörize edilmiş haliyle 12-15 lira civarında satılıyor. Böyle giderse çiftçi bazında süt fiyatlarını en az 6 liraya çıkartması lazım ki çiftçi kazanabilsin. Çiğ süt depolanabilen bir ürün olmadığı için çiftçi elinden çıkarmak zorundadır. Her ne kadarsüt fiyatı 4.7 liraya çıkartılmış olsa bile süt sanayicileri bu fiyattan almıyor zaten. Çeşitli bahaneler ile süt fiyatını kendileri yine belirliyor. Kendileri bir takım zorlamalar yaparak 'bana süt verecekseniz yemi de benden alacaksınız' diyerek dayatma içinde getiriyorlar.
Çiftçinin sütünü alarak kazandıkları gibi aynı zamanda kendi ürettikleri yemi satarak kazanıyorlar. Süt işleyen firmaların bazıları çiftçiyi böyle bir sarmalın içine sokuyorlar. O yüzden de bu anlamada çiftçi zor durumda kalıyor. Belki daha uygun şartlarda başka yem fabrikalarından yem tedarik edecekken sütü alacak firmaya süt veremem endişesiyle yemi oradan almak durumunda kalıyor. Yumurtada da aynı şey söz konusu, yumurtada fiyatların artmasının sebebi yem maliyetleri. Bugün yumurta yemleri de 5 liranın üzerine çıkmış durumda. Bir yumurtanın fiyatı 1,5 liraya dayandı.Böyle giderse 2 liralara kadar çıkabilecek. Tamamen bizim girdi fiyatlarını düşürmekle ilgili sıkıntılarımız var. Yani bizim devlet olarak çiftçiye yönelik desteklemelerin içerisine girilmesi gerekiyor. Böyle giderse, yem fiyatları da aynı ivmeyle devam ederse, şu anda yediğimizin en az 1,5-2 katı fiyatla tarımsal ürünleri almak durumunda kalacağız."