Babacan: "Yargıya bir sinyal gitse..."
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı bir televizyon programında İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi hakkında başlattığı teftişi değerlendirdi.
ANKARA (İGFA) - DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne İçişleri Bakanlığı'nca yapılan özel teftişin hukuki açıdan elle tutulur bir şey olmadığını öne sürdü.
Babacan, katıldığı televizyon prgoramında, “Bu işler bağımsız tarafsız yargı tarafından yürütülmesi gereken işler" diyerek yaptığı değerlendirmelerde, "Böyle bir iddia varsa dünya aleme ilan ederek, Twitter’da paylaşımlar yaparak böyle bir süreci başlatmak tamamen bir siyasi hamle. Hukuki açıdan elle tutulur bir şey yok. Ne var? Kendi popülaritesini artırmak var. Sedat Peker sürecinden başlayan ciddi bir ‘algı sorunu’ var. Gerçekler yargının işi olduğu için ‘algı sorunu’ diyorum. Yargının da bugüne kadar bir şey yaptığını duymadık” diye konuştu.
YARGIYA SİNYAL GİTSE NELER VAR NELER?...
“Susurluk Sedat Peker’in ortaya döktüğü konuların belki yüzde 1’i bile değildi ama o dönemde İçişleri Bakanı istifa etti" diyen Babacan, "Yargı süreci başladı, Meclis’te komisyon kuruldu ve DDK devreye sokuldu. Şimdi hiçbir şey olmadı. Çünkü yargı kılını kıpırdatamıyor. Cumhurbaşkanı’ndan yargıya bir sinyal gitse neler neler var. Cumhurbaşkanı’nın belli ki bir mecburiyeti oluşmuş. Nasıl bir mecburiyet ilişkisi? Bilemiyoruz. Normal şartlarda bu kadar ağır bir yük taşınır mı?” dedi.
Konuşmasında İçişleri Bakanı’yla ilgili bir sürü iddia olduğunu öne süren Babacan, "Hiçbir şey yokmuş gibi bütün bunların üstü örtülmeye çalışılıyor ama mümkün değil. Bunların hepsi toplumsal hafızada bir yerlerde duruyor. İlk seçimden sonra bunlarla ilgili bütün denetim mekanizmaları işler. Yargı denetimi, Meclis denetimi, idari denetim hepsi işler. Gerçeklerin er geç ortaya çıkma gibi bir huyu var" diye konuştu.
Öte yandan programda Merkez Bankası ve TÜİK ile ilgili gündemlere de göndermede bulunun Babacan, “Acilen yangını söndürmek istiyorsanız, Merkez Bankası’nın ve TÜİK’in karar alıcı kadrolarını hemen yenilemek ve ikisinin de yasalarına birer madde koyarak bunları gerçekten bağımsız hale getirmek lazım. Kendi çalışmamızda şöyle bir sistem öngördük: Her iki kurumun başkanı ve kurulları bağımsız olacak ama hesap verebilirlik hissiyatını taşımaları lazım. Adaylar belli olunca TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na gidip orada soru-cevap oturumu yapmalarını çok faydalı görüyoruz. Toplumun önüne bir çıksınlar. Toplumsal kanaat ve işi bilenlerin kanaati olumluysa, ondan sonra görevlendirmesi yapılsın" çağrısında bulundu.